Hayatım boyunca hiçbir zaman hayal ettiğim bir düzen içinde yaşamadım. Hep kaderin çizdiği çizgiden devam etmek mecburiyetinde kaldım.
İlkokul çağlarımda yaz tatillerinde marangozda çalışmayı, çay ocağında çay dağitmayı, kuyumcuda altın parlatmayı,
Ortaokul çağlarımda Başpınar Nahiyesi'nde Munzur dağlarında çoban olmayı,
Lise çağlarımda Erzurum'da seyyar satıcı olmayı ben istemedim.
Ailemin sürüklediği hayat içerisinde bana biçilen rolleri üstlendim, oradan devam ettim. Çok çocuklu bir ailenin ferdi olarak üzerime düşen görevleri hakkıyla yerine getirdim.
Bu resim duruş olarak o günkü yaşıma rağmen üstlendiğim zor şartların gururunu temsil ediyor. Bir ortaokul öğrencisi olarak gösterdiğim o cesaretin, adanmışlığın resmidir. En azından ben öyle düşünüyorum.