Öğretmenler Günü diye bir kavramın varlığı beni hep rahatsız etmiştir. Belki Öğretmenler Günü olmaz ama "öğretmenin gün" ü olabilir diye düşünmüşümdür hep. Başka günler de vardır ama ben bilmiyorum.
Ama ülkemizde öğretmen olduğunda sana ait bir tek "gün" çok olur. Bunlar bazen iyi bazen de kötü, bazen de hüzünlü "gün" dür.
Aklıma geldiği kadarıyla
Öğrencilerinin iyi bir eğitim süreci sonrası baharda açan çiçekler gibi okumaya başladığını gördüğü gün,
Birlikte oyun oynadığında öğrencilerinin sırf senin elini tutmak için birbirleriyle yarışmaları ve itişmelerini gördüğü gün,
Sınıfında ekonomik sıkıntılarından içe kapanık, çekingen ve başı öne eğik öğrencinin elinden tutarak onu hayata hazırlayan öğretmenin çocuğun gözlerindeki parıltı ve neşeyi gördüğü gün....
Evde şiddet görmüş, sevgi ve hoşgörü ortamını tanımamış bir öğrencinin "keşke sen benim babam olsaydın" sözünü duyduğu gün,
Mezun ettiği öğrenci(ler)in başını önüne eğdirmeyecek davranışları sergilemeyip seni okutana helal olsun dedirttiği gün,
Eşi hastanede ameliyat masasında yatarken öğrencileri eğitimden mahrum bırakmamak için sınıfına koşan ancak beşinci derste eşinin durumu aklına geldiği gün,
Her sabah geceden kalan pijamasıyla çocuğunu okula getiren velinin, veli toplantısında "hocam bence siz şunu böyle yapsanız" dediği gün,
Birinci sınıf öğrencisinin yaptığı terbiyesiz söz ve davranışına hiddetlenen öğretmenin yerinden kalkıp öğrenciye kızma anında yan sırada oturan öğrencinin arkadaşına "korkma sana birşey yapamaz, polise söylersin" dediği gün,
öğretmenin "günü"dür.