Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu'nun yasalaşması öncesi ve sonrası bütün öğretmenler kızgın, kırgın olarak kamu haber sitelerini geziyorlar. "memura zam", "öğretmene üçyüzelli ek ödeme", "öğretmenlere müjde" aldatmacaları ile bugüne kadar getirildiler. getirildiler diyorum çünkü hükümet o kadar mükemmel bir strateji ile bu işi yapıyor ki, sanki gündem gereği gibi algılanıyor. haber siteleri de hükümetin bu oyununa yeni kartlar sürerek işi daha da eğlenceli hale getiryor. sendikalar da mücadelenin baş aktörleri olarak o medya, bu gazete gezip, kendi üyelerine şiirin görünmek, diğer sendika üyelerinden de bir kaç tane koparma peşindeler. aslında yaptıkları müspet hiçbir şey olmadığı gözler önünde. benim burda birşey söylememe gerek yok.
inanın bana, bu işte öğretmenler hariç herkes kazanıyor.
kamu görevlileri sendikaları ve toplu sözleşme kanunu'nun yasalaşma sürecini takip edenler bütün süreci gördü ve analiz ettiler. ilgili yasanın yasalaşmaşına kadarki süreçte meclisten geçen kanunlarının ne kadar gerekli oup olmadığını kendi bilgi kriterlerine göre değerlendirdiler. bazı kanunlarda parlementonun çalışma hızını şaşkınlıkla izlediler.
eşit işe eşit ücret uygulamasında öğretmenin mesleki eşdeğerini bulamayan hükümet olaydan galip çıkmıştır. öğretmenin mali, ekonomik sorunları yerine "öğretmenin çalışmadığını, öğretmenin mesai saatlerinin az olduğunu, öğretmenn yetersiz olduğunu" söylerek öğretmenin kutsallığını bütün platformlarda ayaklar altına almışlardır. hem de kendi bakanı eliyle. ayrıca öğretmenin emeğini görmezden gelenler, bu hak arayışlarını o kadar güzel kullanmışlardırki sormayın gitsin. hükümet, sendika ve medya ülkenin en önemli konusunu kendi kâr hanesine yazmada, kendi lehine çevirmede oldukça kurnaz davranmıştır. bunu yaparken mağdur taraf hakkında birkaç güzel laf etmemiştir. sadece sendika ve ilgili bakanlıklıkların söylemlerini manşetlerine taşıyarak pastadan kapabileceği paya odaklanmıştır. kendine bu kadar kazanç sağlayan bir varlık, bir meta, bir araç için birazcık merhamet duygusu beslememiştir. neden? çünkü olay çözülürse hammaddeleri tükenecek, ziyaretçi sayıları düşecek, üyelerden kopmalar olacak.
gelelim işin hükümet tarafına. benim en çok ilgilendiğim yönü burası dostlarım. hükümet öğretmenlerden o kadar çekiniyor ki, bu işi bilerek, isteyerek ve mükemmel yöneterek haziranın onbeşine kadar sürdürmeyi hedefliyor. neden mi? haziranın sekizinde okullar karne dağıtıldıktan sonra tatile girecek. bu saatten sonra öğretmen öfkesi hiçbir işe yaramayacak. sendikal faaliyetlerin de hiçbir önemi kalmayacak. hem sendikalar rahatlayacak, hem medya, hem de hükümet. üçlü ittifak son derece zor gibi görünen bu durumdan zaferle çıkacaklar. her zaman olduğu gibi -rahmetli Erbakan'ın öğretmene verdiği değer hariç- zamanla öğretmen de bulunduğu bu durumu kabullenecek.
yine herkes kazanacak ve kaybeden yine sadece öğretmen olacak.
öğretmen oynanan bu diziden haber olursa sıkıntı o zaman başlayacak. öğretmenin desteği ile hükümet olduğunu unutan bu iktidar yine öğretmenin ibretlik dersi ile tarih yapraklarında yerini alacak.
herşeye rağmen hükümet takdirinde üstünde bir strateji ile işi yürütüyor. ben bile takdir ediyorum, düşünün gerisini...
--------------
makalemin bazı haber sitelerinde yayınlanabilir bir değer oluşturması beni ziyadesi ile mutlu etmiştir. duyarlılık gösteren ve yayınlayan haber siteleri şunlardır.
Memurlar.biz haber sitesi 16.04.2012
öğretmenler.biz haber sitesi 16.04.2012
memurname.com haber sitesi 17.04.2012
TürkMemur.net haber sitesi 17.04.2012
Öğretmenleriz.com haber sitesi 17.04.2012
memurlar.net forumu üyeleri makalalemi forum alanına taşıyarak görüşlerini belirtmişler. 16.04.2012